Haber

Saadet Partili Kaya’dan Hükümete D8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Çağrısı: “Türkiye, hem üye ülkelerin hem de dünyanın lideridir…

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, “Hükümete şu soruları sormak istiyorum: Siz hep mazlumların umudu olduğunuzu söylüyorsunuz. Peki doğruysa bu kadar olan D8’i neden devreye sokmadınız? Senin döneminde değerli bir teşkilat Niçin 21 yılı boşa harcadın Olabilir ama olan oldu Kaybedilen zaman asla telafi edilemez Önümüze bakmalıyız Bunun için bir kez daha hükümete sesleniyorum. Bugün dünya siyaseti, D8’in kurulduğu döneme göre daha da farklı bir hal aldı.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. D8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın yeniden canlandırılması gerektiğini belirten Kaya, şunları söyledi:

“26 YIL ÖNCE BUGÜN D8’İN TEMEL İMZALARI İSTANBUL ÇIRAĞAN SARAYI’NDA NECMETTİN ERBAKAN ÖĞRETMENİMİZ ÖNCESİNDE ATILMIŞTIR”

“Tam 26 yıl önce bugün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin 54. Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın önderliğinde nüfusu 60 milyonu geçen 8 gelişmekte olan ülke, Türkiye, Pakistan, İran, Nijerya, Mısır, Bangladeş, Malezya ve Endonezya bir araya geldi.Kurucusu olduğu D8’in kuruluş imzaları İstanbul Çırağan Sarayı’nda atıldı.O dönemde böylesine cesur bir adım atmak hem iç hem de dış konjonktür açısından büyük bir cesaret gerektiriyordu.Türkiye bunu başardı. her türlü engelleme girişimine karşı uygulamaya koymaktır.

D8, 20. yüzyılın 21. yüzyıla en önemli armağanıdır. D8, 54. hükümet dönemindeki milliyetçi hareketin yeni bir dünya idealinin vücut bulmuş halidir. Kuruluş aşamasında bile zaten İslam İşbirliği Teşkilatı var, böyle bir yapılanmaya gerek yok. ‘Boş yere uğraşıyorsunuz’ diyenler oldu. Bu yapıyı ‘fakir kulüp’ olarak nitelendirenler oldu. ‘Körler ve sağırlar hoşgeldiniz’ şeklinde birbirlerini itibarsızlaştırmaya kalkışanları gördük. “İkinci toplantılarını bile yapamıyorlar” yorumuyla bu oluşumu hafife alanlar oldu. ‘Şu veya bu ülkeler kendi aralarında ticaretlerini geliştirmelerine izin vermeyecek’ diye çaresizce konuşanlara şahit olduk. Ama o zamandan bu yana 26 yıl geçti.

“D8 HEDEFLERİNE TAMAMEN ULAŞTI”

D8, kuruluş hedeflerine tam olarak ulaşamadı. Her şeye rağmen sistematik engellere rağmen bugüne kadar birçok üst ve komite toplantısı yapıldı. Doğal olarak bu toplantıların ve yapılan çalışmaların çok değerli sonuçlar vereceği beklentisi vardı. Girişimin başlangıcında, çoğunluğu Müslüman olan bu ülkelerin ekonomik yapıları da birbirinden farklıydı. Ama en azından kaynaklar ortak bir şekilde birleştirilerek ortak bir üretim ve pazar oluşturulabilir. Bazı ülkeler sermaye olarak, diğerlerinden teknoloji olarak ve diğerlerinden emek olarak kullanılabilir. Sinerji oluştuktan sonra, büyüme ve gelişme bunu takip edebilir.

D8’in girişimi aslında küresel anlamda geride bırakılan ve ‘güney’ denen dünyanın mazlum ve mazlum ülkeleri arasında kurulu düzene karşı bir duruş olarak kabul edildi. Bu yüzden küresel güçler D8’i engellemek için her şeyi yaptı. Güney ülkelerinin diğer ülkelerle işbirliği yapmalarının ve dünyanın ürettiği refahtan pay almalarının yolu açılmalıdır. Bir ideoloji aranacaksa, özünde İslam dininin bizzat kendisinin teşvik ettiği helal menfaat ve bunu gerçekleştirirken kimseyi sömürmeden, sömürmeden; Herkesin hakkını güvence altına alma ilkesi bu oluşumun temel ideolojisiydi.

Zaten bu ideolojide Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın insanların üretime kattığı refahı adil bir şekilde önce Müslüman ülkelerde sonra tüm dünyada paylaşma hedefi uluslararası boyuta geçmekten başka bir şey değildir. Her yolu sömüren ve gören gelişmiş G7 ülkelerine karşı her türlü engellemeye rağmen çalışan D8 ülkelerinin haklarını talep ederken öne çıkma ve küresel denklemde bir aktör olma hedefinin olması da çok normal karşılanmalıdır. kâr için izin verildiği ölçüde.

“D8, TÜRKİYE’NİN FİKİR VE EYLEM OLARAK ÖNCÜ OLDUĞU VE TEMELLERİNİ KENDİSİNİN ATADIĞI BİR KURUMDUR”

1997 yılına kadar Türkiye elbette birçok uluslararası kuruluşun kurucu ortağı oldu ama D8, Türkiye’nin fikri ve aktif olarak öncülüğünü yaptığı ve temellerini kendisinin attığı bir kuruluş. D8, küresel ekonomide birlikte karar alamayan Müslüman çoğunluklu ülkelerin mazlumların umudu olmak için yola çıktıkları bir projedir. Bugün İslam coğrafyası ve burada yaşayan halklar Büyük Ortadoğu Projesi gibi tehditlerle mücadele ediyorsa; Düşmanlık tohumları etnik ve mezhepsel farklılıklar üzerine ekilirse, D8 devreye alınarak tüm bu tuzaklar kırılabilir.

“D8 BASKI VE HAKİMİYET DEĞİL, İNSAN HAKLARI, ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ GİBİ ÖNEMLİ İLKELER ÜZERİNDE KURULUR”

D8’in temel amacı, büyük bir ekonomik potansiyeli, çeşitli kaynakları, geniş bir nüfusu ve coğrafi alanı temsil eden 8 ülkenin ortasında ticari ilişkilerde yeni fırsatlar bulmak ve çeşitlendirmek; uluslararası düzeyde karar alma süreçlerine katılımı artırmak, daha yeterli yaşam standartlarını sağlamak, somut ortak projeler etrafında ekonomik işbirliklerini geliştirmek ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki konumlarını güçlendirmektir. Geniş bir küresel vizyonu benimseyen D8, savaş değil barış, çatışma değil diyalog, ikili standartlar değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil adil örgütlenme, baskı ve tahakküm yerine insan hakları, özgürlük ve demokrasi gibi değerli unsurları temel alır.

Bu hedef ve unsurlar, hem Türkiye hem de tüm gelişmekte olan ülkeler için büyük bir fırsat sunmaktadır. Günümüzde Avrupa ülkelerinin gelişmişlik düzeyleri üzerinden değerlendirmeler yapıldığında bir anda bu noktaya gelindiğini düşünenler bulunmaktadır. Avrupa Birliği’nin iki kurucu üyesi Almanya ve Fransa’da kişi başına düşen milli gelir 50 bin Euro civarında. Avrupa Birliği’nin gayri safi yurtiçi hasılası 16,6 trilyon Euro’dur. Bazılarınızdan ‘dünyanın en gelişmiş ülkeleri, Avrupa Birliği ülkeleri’ lafını duymak üzereyim. Unutmayalım ki tarihin en yıkıcı savaşı olan İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa Birliği kurulduğunda Almanya ne bugünkü sanayi devi Almanyaydı ne de Fransa bu kadar gelişmişti.

“BUGÜN TÜM OLUMSUZLUKLARA BAĞLI OLARAK D8 ÜLKELERİNİN Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla YAKLAŞIK 5 TRİLYON DOLARDIR”

1951 yılında Avrupa Birliği’nin temeli olan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulduğunda Almanya dört işgal bölgesine bölünmüş, enflasyon tarihi rekorlar kıran bir ülke olmuştur. İtalya, özellikle diğer kurucu ülkelerde derin yaralar aldı ve her alanda iflas etti. O dönemde Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri’nin kendilerine verdiği Marshall yardımının arkasında duruyordu. Geleceğe dair hiçbir ümidi olmayan Avrupa Birliği ülkeleri bu koşullar altında ortak ekonomi politikaları belirlediler. Ortak bir pazar oluşturdular, manyak bir ticaret ağı kurdular ve karşılıklı destekle sanayilerini geliştirdiler. D8 bundan daha fazlasını gerçekleştirmeyi amaçlayan bir organizasyondur.

Bugün tüm aksiliklere rağmen D8 ülkelerinin gayri safi yurtiçi hasılası 5 trilyon dolar civarında. D8 üyelerinin nüfusu 1 milyar 200 milyon. Bunlar en genç nüfusa sahip ülkeler. D8’lerin Avrupa Birliği gibi olması hatta daha güçlü olması imkansız değil. Güçlü irade ve planlı bir çalışma ile D8 ülkeleri çok kısa sürede dünyanın en güçlü ve en çekici ülkeleri haline gelebilir. D8 güçlenirse AB kapısında tutulan Türkiye değil; Dünya siyasetine yön veren, mazlumların gerçekten yanında olan bir Türkiye ortaya çıkıyor.

“BÖYLE ÖNEMLİ BİR KURUM OLAN D8’İ HÜKÜMÜNÜZ DÖNEMİNDE NEDEN HAREKETE GETİRMİYORSUNUZ?”

Hükümete şu soruları sormak istiyorum; Mazlumların umudu olduğunuzu iddia ediyorsunuz hep. Peki o zaman bu kadar değerli bir organizasyon olan D8’i gücünüz bittiğinde neden aktifleştirmediniz? Neden 21 yılını bir hiç uğruna kaybettin? Bu soruları çoğaltmak mümkün ama olan oldu. Kaybedilen zaman asla geri alınamaz, önümüze bakmalıyız. Bu nedenle D8 için bir kez daha hükümete üzerine düşeni yapmaya çağrı yapıyorum. Bugün dünya siyaseti, D8’in kurulduğu zamandan çok daha farklı. Türkiye, liderliğini kendi yaptığı ve hem üye ülkeler hem de dünya adına çok şey söyleyen D8’e hak ettiği değeri göstermelidir.

Bugün itibariyle Türkiye bu oluşumun kurucusu olarak 8 üye ülke arasında her türlü işbirliğini sağlayacak girişimlerde bulunmak zorundadır. Herhalde ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar bu mevcut imkanla daha kolay çözülebilir. Girişimin başlangıcından bu yana üye ülkelerin hem siyasi hem de ekonomik çalkantılara sahne olması elbette ortak projeler üretmenin önündeki en önemli engel olabilir ancak bu tür siyasi ve ekonomik krizlerin önüne ancak ortaklaşa geçilebilir. üretim ve yatırımlar. Serbest bölgelerin kurulması, gümrük birliği anlaşmalarının imzalanması ve ortak pazarla ekonomik entegrasyon ancak bu şekilde sağlanabilir.

“SİZ D8 İÇİN SUSUN, BİZ MİLLİ GÖRÜŞ HAREKETİNİN TEMSİLCİSİ OLARAK BU YOLDA ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA HAZIRIZ”

Başkanımız Necmettin Erbakan’ın zihniyet dünyasının apaçık bir tezahürü olan bu girişimin istediği şekilde gerçekleşmesi için Saadet Partisi olarak bu mecliste elimizden geleni yapacak ve bu hükümeti de gereğini yapmaya davet edeceğiz. gerekli adımlar. Öneri ve girişimlerimizin de destekleneceğini umuyoruz. D8 etkinleştirildikten sonra, yeni katılımcılarla genişletilmelidir. Siz D8 için kolları sıvayın, biz Saadet Partisi olarak milliyetçi hareketin temsilcisi olarak bu yolda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Yeter ki yeniden büyük bir Türkiye ve yeni bir dünya kurulsun. Çünkü biz, kimden gelirse gelsin doğrunun yanında olmaya hazır bir hareketin mensubuyuz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu